yıllar önce gazetede yazmaya başlayan değerli şairimizin yazısında göt'ü g*t olarak yazmayıp da aleni olarak göt yazdığı için soruşturma geçirerek tutuklanması sonrası...
hakim şaire sorar: sayın Yücel neden böyle yazdınız? biliyorsunuz ki bu tür kelimeleri yazmak yasaktır ve suçtur.
Can Yücel savunmasına fıkra anlatarak başlar mahkemede, bu da kayıtlara geçer.
fıkra:
Bir köyde ateşli bir hasta vardır. Kasabaya, doktora getirir hastayı köylüler. Koca devletin koca doktoruna, doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler. Köylüler "tamam dohtor bey" diyip köye giderler. Köye gidince Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylüler, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret di mi doktoru arayacak bi köylü, neyse durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey" felan der işte. karşıdan doktor bir şeyler söyler. muhtar döner, ama arkasına: "makattan verin dedi dohtor" der. Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar felan, ama makat ne bilen yoktur yine. Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor bayağı. İhtiyar meclisi toplanır son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir: "çok kızacak dohtor çok!" diye.
sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söyler yine. telefondaki köylü, yüzü allak bullak kıpkırmızı, arkasını döner:
"dohtor çok kızacak demiştim; 'götüne sokun' dedi." der
Yani bizim köyde göte göt denir hakim bey der...
Can Yücel bu davadan beraat etmiştir.