Kibir bize yakışmaz demişti. İşte Erdoğan'ın kısa Kibir listesi
Kibir bize yakışmaz demişti. İşte Erdoğan'ın kısa Kibir listesi
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan Erzurum’da partililere seslenmiş, 'Kibir, büyüklenme, böbürlenme, vatandaşlarla arasına aşılmaz duvarlar örme'nin 'kendilerine yakışmayacağını' söylemesinin ardından Boyun Eğme gazetesi bunları derledi.

Saraylara Doymadılar.

Saraylara Doymadılar.

AKP iktidarında lüks ve şatafat hiç eksik olmadı. Erdoğan’ın Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde yasalara aykırı şekilde yaptırdığı, hakkında defalarca durdurma kararı verilen “Kaçak Saray”, “Bizde milletle inatlaşmak yok.” diyen AKP iktidarının Cumhuriyet’le, halkla inatlaşmanın timsali oldu.

İşsizliğin yüzde 30’lara dayandığı, ortalama ücretin asgari ücret seviyesine indiği yoksulluğun Türkiye’ sinde sarayın elektrik, su, doğal gaz, ısıtma, soğutma, temizlik ve peyzaj giderleri ayda 21 milyon TL ’yi aşıyordu. Ne gam! Erdoğan’ın sözleriyle, “itibardan tasarruf olmaz”dı! Oysa biz itibardan emeği, insanlık  onurunu, dürüstlüğü anlıyorduk, onlar lüks ve şatafatı!

Ejder meyvesi ve daha bir çoğunu onlardan duyduk

Ejder meyvesi ve daha bir çoğunu onlardan duyduk

Halka “Porsiyonlarınızı küçültün.” diyen iktidarın davetlerinden eksik etmediği yiyeceklerin adını bu halk ilk kez onlardan duydu. Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie’ler, liçi meyvesi eşliğinde efuli ’ler, starex meyvesi eşliğinde aloevera’lar... AKP iktidarının halktan uzakta, görünmez duvarlar ardında sürdüğü kibirli, şatafatlı yaşama bundan daha iyi kanıt olabilir mi?

Ananıda Al Git

Ananıda Al Git

2006 yılında ülkenin başbakanı olan Erdoğan, çiftçiyi perişan eden tarım politikalarını eleştirirken “Anamız ağlıyor.” diyen bir çiftçiye, “lan” diye seslendi, “Artistlik yapma!”, “Ananı da al git.” dedi!

Ama Erdoğan’ın dili kişisel değildi; içinden geldiği siyasi geleneğin, temsil ettiği sınıfın diliydi. O dil, iliğine kadar sömürdüğü halkın sessizce biat etmekten başka hakkı olmadığını varsayan muhafazakar geleneğin diliydi. O dil, “Bu milletin a... koyacağız.” deme cüretini gösteren, yağma hırsıyla gözü dönmüş patronların diliydi.

Selde evi başına yıkılan halka ‘Keyif çayı’

Selde evi başına yıkılan halka ‘Keyif çayı’

31 Ağustos 2020’de Giresun’da meydana gelen sel ve heyelan felaketinin üstünden henüz bir hafta geçmişti. Paraya, ranta, plansızlığa dayalı kent yönetiminin bedelini on kişi canıyla, binlerce kişi evinin barkının yıkılmasıyla ödemişti.

Türkiye henüz yaşananların öfke ve dehşetini üzerinden atamamışken Erdoğan kente geldi ve “Biraz keyif çayı için.” diyerek halka otobüs tepesinden çay paketi fırlattı. Bu yalnızca “halden anlamazlık” değildi; halkı hakir görmenin en sakil örneklerinden biriydi.

Otobüsten Çay Fırlatmayı çok Sevdi.

Otobüsten Çay Fırlatmayı çok Sevdi.

Erdoğan, otobüs tepelerinden çay paketi fırlatmayı çok sevdi. 25 Ekim 2020 günü Malatya’da partisinin il kongresine katılan Erdoğan, bu kez de, “Evimize ekmek götüremiyoruz.” diyen esnafa “Bu laf bana biraz abartı geldi. Al keyif çayı iç.” diyerek çay fırlattı. Ardından, AKP kökenli esnafa kameralar önünde “Sözlerim çarpıtıldı.” dedirtildi, özür diletildi.

Duvar yok, 100 metre mesafe var

Duvar yok, 100 metre mesafe var

Milletle arasında duvar olmadığını söyleyen AKP iktidarının emekçi halkla arasındaki mesafeyi en iyi 10 Mayıs 2020’de çekilen bir fotoğraf karesi anlatıyordu. O gün Erdoğan, İstanbul’da yapımı devam eden şehir hastanelerini geziyordu. Erdoğan’ın Sancaktepe’deki şantiyeyi ziyareti sırasında çekilen fotoğrafta, Kovid19 salgını altındaki işçiler maskeli ve maskesiz olarak bir arada dururken, 100 metre ötede Erdoğan, çekilen güvenlik şeridinin ardından işçilere el sallıyordu.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları

Disqus Yorumları